1949 yılının mayıs ayında ABD’de Mental Health America organizasyonu tarafından başlatılan Mental Sağlık Farkındalık Ayı, psikolojik rahatsızlıklar üzerine ön yargıları, toplumda dışlayıcı tavırları yenmek ve mental sağlığa dair farkındalık sağlamayı amaçlıyor. Mental Sağlık Ayı, Mayıs ayı boyunca, dünya genelinde mental sağlık sorunlarına dikkat çekmek, bu konuda farkındalığı artırmak, toplumda mental sağlık sorunlarına karşı ön yargıyı azaltmak ve mental sağlık hizmetlerine erişim konusunda bilgi sağlamak amacıyla kutlanıyor. Her sene odak noktasına farklı bir konu seçilen Mental Sağlık Ayı’nın bu yıl ki konusu ise anksiyete, yani kaygı. Terapi hizmetine herkesin kolayca erişebilmesi amacıyla kurulan Hiwell Online Terapi Platformu Uzman Klinik Psikoloğu Can Anarat, Mental Sağlık Farkındalık Ayı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Mental sağlığın, fiziksel sağlık kadar önemli olduğunun altını çizen Anarat, bireyin bilişsel süreçlerinde, duygu düzenlemesinde veya davranışlarında meydana gelen aksaklıkların psikolojik sorunlara neden olduğunu, bunların genellikle kişinin işlevselliğine zarar verdiğini ve hayatının önemli alanlarında sıkıntılar meydana getirebileceğini söyledi. ANKSİYETE VE DEPRESYON EN SIK RASTLANAN MENTAL HASTALIKLAR ARASINDAPsikolog Can Anarat, herhangi bir zamanda bireysel, ailesel, toplumsal ve yapısal faktörlerin bir araya gelerek ruh sağlığının korunması veya zarar görmesi konusunda etkili olabileceğini ve çoğu insanın psikolojik anlamda dirençli olsa da yoksulluk, şiddet ve istismar gibi olumsuz koşullarda, mental sağlık sorunlarına karşı daha yüksek risk altında olabileceğini bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 yılı verilerine göre anksiyete ve depresyonun en yaygın sorunlar arasında yer aldığını, her sekiz kişiden birinin mental bir hastalıkla baş etmek zorunda kaldığını belirten Can Anarat, “2020 yılında anksiyete ve depresyonla mücadele eden insanların sayısı COVID-19 pandemisinin etkisiyle anksiyetede yüzde 26, majör depresyonda ise yüzde 28 oranında arttı. Anksiyete ve depresyonu; bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, şizofreni, yeme bozuklukları ve davranış bozuklukları takip ediyor” diye konuştu. “SORUNLARI DİLE GETİRMEK, UYGUN TEDAVİYE ERİŞMENİN İLK AŞAMASI”Mental sağlık sorunları hakkında konuşmanın toplumda bir tabu olarak kabul edildiğini ve bu konuda çeşitli ön yargıların bulunduğunu dile getiren Can Anarat, “Ne yazık ki mental sağlık sorunları yaşayanların ‘zayıf’ veya ‘iyi leşme konusunda isteksiz’, hatta ‘tehlikeli’ ve ‘dengesiz’ olduklarına dair yaygın bir düşünce var. Bu da mental sağlık problemleri hakkında konuşmayı zorlaştırıyor ya da bireylerin sorunlarını açıklamak konusunda çekingen davranmasına neden oluyor. Bireyler, sorunlarını paylaştıklarında kendilerine farklı davranılabileceğini, çalışma veya sosyal hayatlarında dışlanma gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşabilecekleri konusunda endişeli hissedebiliyorlar. Bu hisler, kişilerin yaşadığı mental sağlık sorunları hakkında sessiz kalmalarına neden olabilir veya gereken desteği almak için adım atmalarının önünde engel oluşturabilir. Mental sağlık sorunları hakkında yanlış bilgilere, ön yargılara ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek, bu sorunlarla baş etmeye çalışanların kendilerini yalnız ve anlaşılmamış hissetmelerini önlemek adına çok önemli. Konuşmak, bu sorunları yaşayan bireyler için oldukça değerli bir adım. Çünkü destek almaya ve uygun tedaviye erişmenin ilk aşaması, yaşanan sorunları dile getirmekten geçiyor” diye konuştu. MENTAL SAĞLIK SORUNLARI OLAN BİREYE NASIL YAKLAŞILMALI?Mental sağlık sorunları yaşayan kişilere yaklaşırken öncelikle bu bireyleri bir grubun parçasıymış gibi kategorize etmemenin ve etiketlememenin önemine de değinen Can Anarat, psikolojik sorunlar yaşayan kişilerle iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıraladı:
- Mental sağlık sorunlarıyla mücadele eden birine yaklaşırken empati kurun.
- Mental sağlık hakkında farkındalık kazanın ve kişinin yaşadığı sorunla ilgili bilgi edinin.
- Kişinin duygularına saygı gösterin, onu dinleyin ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışın.
- Kişinin “iyileştiricisi” olmak gibi bir rol üstlenmeyin. Bu rol hem size hem de o bireyle aranızdaki ilişkiye zarar verebilir.
- Yanında olduğunuzu ve elinizden gelen tüm desteği vereceğinizi hissettirin.
- Yargılamadan yaklaşın.
- İyi bir dinleyici olun ve konuşurken kaba, olumsuz ifadelerden kaçının. Bunun yerine, açık ve dürüst bir iletişim kurun. Eğer kişi konuşmaktan hoşlanmıyorsa veya kendisini buna hazır hissetmiyorsa baskı yapmayın.
- Mental sağlık hakkında damgalamanın azalması için konu hakkında konuşmak normalleştirilmeli.
- Eğitim kurumları ve iş yerleri gibi alanlarda mental sağlık farkındalığı hakkında seminer ve eğitimler düzenlenmeli.
- Mental sağlığın önemini vurgulayan televizyon programları, sosyal medya kampanyaları gibi çeşitli iletişim araçları kullanılmalı.