Hangi fon 2025'te parlayacak?
Inveo Portföy Yönetim Kurulu Başkan Vekili Halim Çun, yatırım fonlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulunurken; "2025'in yıldızı bu kez, para piyasası fonları yerine vade ve tahvil seçimlerini isabetli yapmış borçlanma araçları fonları olacak" dedi.
Oldukça volatil bir yılı geride bırakmaya sayılı günler kalırken; yeni yılda piyasalardaki beklentilere yönelik projeksiyonlar da yapılmaya başlandı. Yatırımcıların öncelikli olarak tercih ettiği yatırım araçlarının yanı sıra, bu yıl yatırım fonları da günden güne büyüdü. 2024’ün ilk 11 ayında, portföy yönetimi sektörünün yönettiği varlıklar 6 trilyon TL’yi aşarken; yatırım fonu yatırımcılarının sayısı 5 milyonun üzerine çıktı.
Yıl başından bu yana yatırım fonlarının getirilerine baktığımızda, ilk sırayı yüzde 53,74 kazanç ile para piyasası fonu aldı. İkinci, yüzde 53,52 getiri ile kıymetli madenler fonu olurken; üçüncü sırada yüzde 44 yükseliş ile katılım fonu yer buldu. Hisse senedi fonu ise, borsada temmuz ayında görülen tarihi zirvesinin ardından yaşanan volatil seyirle 5’inci sırada bulunurken, yatırımcısına sağladığı getiri yüzde 40 ile sınırlı kaldı.
Yatırım fonlarını hangi yatırımcı profili için önerirsiniz?
Yirmi yıl önce bu soruya,” küçük yatırımcılar için yatırım fonları ideal yatırım araçlarıdır” şeklinde kolayca yanıt veriyorduk. Ama geçen bu sürede sektör çok gelişti ve artık farklı türde ve stratejilere sahip yatırım fonları tüm yatırımcıların taleplerine cevap veriyor. Geleneksel menkul kıymet yatırım fonu türleri çoğalırken, fon sepetleri, serbest fonlar, alternatif fonlar (GSYF-Girişim Sermayesi ve GYF- Gayrimenkul yatırım fonları) gibi sadece nitelikli yatırımcılara hitap eden yeni fon türleri ile son 5 yılda sektör ciddi bir gelişme gösterdi. Örneğin sadece yüksek finansal varlık sahibi nitelikli yatırımcılara satılan serbest fonlar, son yıllarda hızla büyüyerek sektörün itici gücü oldu. Diğer yandan, kolay işlem ve düşük maliyet ilkesinden yola çıkarak, çok sayıda yatırımcının ulaşımının zor olduğu Eurobond’lar, yabancı hisse senetleri ve yabancı ETF’ler gibi varlıklara fonlar aracılığıyla ulaşmak çok kolay. Ayrıca altın, repo gibi geleneksel yatırım araçlarına da yatırım fonları aracılığıyla ulaşmak daha basit, pratik ve verimli. Bu yılın ilk 10 ayında para piyasası fonlarının 3,5 kat büyümesinden de bunu rahatça görüyoruz. Özetle, bugün fon sektörü, yatırımcıların tüm taleplerini karşılar duruma gelmiştir.
2025’te en yüksek potansiyel hangi fon türünde olur?
Sert para politikası para ve sermaye piyasalarında belli bir dengesizlik yaratmaya başladı. Fiili olarak uygulanan yüzde 17 gibi aşırı reel faiz ve dolara fiili olarak verilen yüzde 40 faiz dengeleri ciddi oranda sarsabilir. Rezervler konusunda (uluslararası standartlara göre de) asgari hedeflere ulaşıldığı görülüyor, ancak sanayi üretimi, kredi maliyetleri, ihracatçı şirketler, gelir dağılımı üzerinde negatif etkiler artıyor, ek olarak enflasyonist beklentilerin de yeterince düzelmediği görülüyor. Özetle, yalnızca para politikaları ile hedeflere varılamayacağı anlaşıldığından yeni bir politikaya geçildiğini göreceğiz. Bu da çeşitli varlıklarda yeni bir dengelenme süreci yaratacak.
İlk aşamada politika faizinin yüzde 40’a kadar indirebileceğini, ancak daha sonrasında yavaşlama olacağını; BIST100’ün bu süreçten olumlu yararlanabileceğini, endeksin bu senaryoda 13.000’i görme ihtimali olduğunu ve döviz kurlarında bir miktar normalleşme olabileceğini düşünüyorum. Bu çerçevede, hisse senedi fonlarının olumlu yararlanacağını tahmin ediyorum. Reel faizlerde bir miktar gerileme olsa da, faiz getirili fonlar yine iyi kazandıracak. Ancak 2025’in yıldızları bu kez, para piyasası fonları yerine vade ve tahvil seçimlerini isabetli yapmış borçlanma araçları fonları olacak.
Gelecek yıl, normal olarak gerileyen faizlere paralel, döviz kurlarının bir miktar düzeltme yapmasını bekliyorum. Bunun hangi düzeylerde olacağını iç ve dış konjonktür belirleyecektir. Ancak, döviz bazlı varlık taşımak isteyenlere yine altın ve kıymetli madenler fonlarını önereceğim.
Yurtdışı piyasalarda ise, enflasyonun ve dolayısıyla faizlerdeki gerileme sürecinin çok kolay olmayacağını; bu nedenle ABD özelinde aşırı değerlenmiş hisse senetleri piyasasının çok önemli fırsatlar vermeyeceğini düşünmekteyim. Yurtdışı sermaye piyasalarına yatırım yapmak isteyenlerin, ABD ve teknoloji hisseleri dışında, daha dengeli global piyasalara bakmalarını öneririm.
Kaynak:Ekonomim